27 Mayıs 2012 Pazar

Sosis ve Bira Cenneti: Kobenhavn


Bavyera birasına ve sosisine toz kondurmazdım; ta ki yolum Kopenhag’a düşene dek...

Yaptığım hesaba göre 2009 – 2010 dönemini masalcı H. C. Andersen’in ve Denizkızının memleketi Kopenhag’da geçiren sevgilimi tam dört kez ziyaret etmiş ve burada toplamda 34 gün ikamet etmişim.

Kopenhag, Zealand ve Amager adaları üzerine kurulmuş; bu iki adayı birbirinden ayıran geniş kanala bağlı irili ufaklı kanallarla örüntülü, kökleri ortaçağa uzanan geleneksel bir mimari ile modern mimarinin uyumla raks ettiği cool ve zarif bir kent.


Araç trafiğine kapalı sokakları ve tüm kaldırımları çeşitli ebatta ve renkte taşlarla döşeli, duvarları tuğlalarla örülü; düzayak bir arazi üzerine kurulu bir ortaçağ kenti olan Kopenhag’ın her köşesine bisikletle ulaşım mümkün. Zira kentin tüm caddelerinde bisiklete özel yollar, trafik lambaları ve işaretleri mevcut. Popülasyonun üçte biri ulaşımını yaz-kış demeden iki teker üzerinde sağlıyor.

The Wall


Kaldırımda yürürken bisiklet yollarına Dikkat! Her an bir velesbit çarpabilir!

Velespit


Yüzlerce yıllık parkları, bahçeleriyle Dünyanın en çevre dostu kentlerinden biri Kopenhag. Ancak doğanın izin verdiği alanlarda yapılaşma mevcut.

Öyle bizdeki gibi önce orman arazisini yok edip, üzerine beton ucubeler diktikten sonra kıyıda köşede kalan üç-beş metrekareye çim ekip 'ahan da sana yeşil alan' mantığı yok yani oralarda...



Yaşanılacak en iyi şehirler listesinde her sene mutlaka ilk onda yer alan Kopenhag, aynı zamanda refahın tavan yaptığı Dünyanın en pahalı yerleşim yerlerinden birisi durumunda...

Pølse og Øl i København

İskandinavya’nın hub’ı konumundaki Kastrup Havaalanı'na ilk indiğimde hemen fark ettiğim sosisçi büfesinde tıkınan iri kıyım Danimarkalıdan almıştım sinyali: Kütür ızgara sosisler, buz gibi taze biralar...

Hemen her sokak başında karşınıza çıkabilen çoğu tekerlekli mobil sosisçi büfelerinde 5-6 çeşit sosis bulunabiliyor: Wiener benzeri geleneksel kırmızı Rød Pølse, bol baharatlı Nürnberger tipi açık renkli sosisler, bir-iki dilim bacona sarılı Frankfurter’i andıranlar, füme, körili veya chili (acı) hotdoglar, ...


Sosisler biraz haşlandıktan sonra ızgarada pişiriliyor. İsteğe göre ekmek arası ya da karton tabakta servis ediliyor. Garnitür olarak; küp şeklinde doğranmış kuru soğan, kızartılmış kıtır kuru soğan ve kağıt inceliğinde dilimlenmiş Alman tipi hıyar turşusu mevcut. Sos olarak ise; ev yapımı chili ve remulade, standart hardal, ketçap, mayonez, barbekü ve diğerleri arasından seçim yapılabiliyor.

Tercihinizi – küçük / büyük - ekmek arası veya kağıt servis tabağından yana kullandıktan sonra garnitürleri ve sosları seçiyorsunuz. Sosisiniz bir dakkada hazır!

Akabinde; kütür kütür sosisleri buzzz gibi birayla birlikte afiyetle kütürdetmece...

Olsa da yesek... Ama yok, hiç yok ki buralarda böylesi...






Danimarkalılar senede yaklaşık 135 000 000 adet Rød Pølse (kırmızı sosis) tüketiyorlar. Nüfusun 5.5 milyon olduğu bir yer için hiç de fena bir rakam sayılmaz...

Dünyaca ünlü Tuborg ve Carlsberg Danimarka kökenli bira markaları; Danimarka dışında işbirliği halinde olan bu iki dev markanın envai çeşit birasını hemen tüm marketlerde bulabilirsiniz. Bunun dışında özel üretim yapan butik markaların enfes biraları da mutlaka denenmeli...

Danimarka’nın tüm biraları ADAM gibi...



Turistik tiyolar:


Kopenhag; müzeleriyle, özgün mimarisiyle, jazz, rock ve electronica ağırlıklı müzik festivalleriyle, gece kulüpleriyle Avrupa’nın en önemli kültür/sanat ve eğlence merkezlerinden.


Otobüsle ve/veya botla gerçekleştirilen şehir turlarına katılmak şart. Yaz aylarında canlı müzik eşliğinde gerçekleştirilen bot turları ise kaçırılmamalı. Bize Scandinavian Rhythm Boys denk gelmişti. İhtiyar delikanlılar Kopenhag kanallarında - şarkı aralarında bahsettikleri anektodlarla - kolay kolay unutulmayacak keyifli bir Blues/Jazz tarihi yolculuğuna çıkarmışlardı bizi...










950 kişilik popülasyonun komün hayat sürdüğü Freetown of Christiania’ya bir tam gün ayırmak lazım. Akşam üzeri Spiseloppen’de leziz bir akşam ziyafeti çektikten sonra alt kattaki Musikloppen’de veya yakındaki Jazz Club’da canlı müzik eşliğinde eğlenmek eşsiz bir deneyim. Bu kasaba başka bir alem...


Danimarka’nın en büyük arkeoloji ve kültürel tarih müzesi Nationalmuseet; ülkenin milli sanat müzesi olup 12nci yy ve sonrasına ait ulusal eserlerin yanı sıra Rembrandt, Picasso, Matisse gibi modern ressamların eserlerinin de sergilendiği National Gallery (Statens Museum for Kunst); antik Mısır, Roma ve Yunan kültürlerinden heykellerle aynı atmosferi soluyan empresyonist (izlenimci) ve/veya post-empresyonist Monet, Renoir, (Cezanne), Van Gogh gibi ressamların yapıtlarının yer aldığı sanat müzesi Ny Carlsberg Glyptotek; güncel/çağdaş sanat müzesi Louisiana mutlaka ziyaret edilmeli.

Biri yer, birileri bakar... (Statens Museum for Kunst'tan bir eser)



‘Yoh aga ben yediğim kazığa doyamadım, gönlüm iyicene pahalıya yiyip-içip eğlenmek ister' derseniz; Tivoli Garden bulunmaz nimet: tam bir turistik tuzak! Vakit müsaitse bi kez turlamaya değebilir yine de.


Tivoli Garden







       
Meraklısı için Carlsberg Jacobsen Brewhouse ziyaret edilesi asırlık bir bira imalathanesi.


Bi velesbit kiralayıp turlamaca...


Oslo'ya da uğrayabilirsiniz: Kopenhag-Oslo arası günlük feribot seferleri hizmetinizde...









                                                                                                                                                                                                                
Son üç yıldır (2010-11-12) Dünyanın en iyi lokantası seçilen 'noma' kibirli Danimarkalıların övünç kaynaklarından. Bütçe uygunsa rezervasyonunuzu çok önceden yapın derim...


noma









                                                                                                   
Bu sene 5-8 Temmuz (2012) tarihleri arasında düzenlenecek olan Roskilde Müzik Festivali türünün iyi örneklerinden bir efsane.


Øresund köprüsü Kopenhag’ı karşı taraftaki Malmö’ye bağlıyor. Yarım saatlik bir tren yolculuğu sonrası İsveç’tesiniz...


Malmö














                                   
Bir çeşit açık soğuk sandviç olan Smørrebrød (kelime anlamı: tereyağlı ekmek) dükkanları en geç öğleden sonra ikiye kadar açık. Danimarka’nın milli/geleneksel fastfood’u sayılabilecek bu Smørrebrød'lar envai çeşit şarküteri ve/veya günlük deniz ürünleri, peynir çeşitleri, taze sebze/meyveler ve türlü soslarla hazırlanıyor.

Kuzey Denizi ve Grönland dolayısıyla deniz ürünleri bakımından çok şanslı bi liman kenti Kopenhag



DELICATESSEN !







Seçtiğiniz malzemeler tereyağlı bir dilim çavdar ekmeği (rugbrod) üzerine yerleştirilerek servis ediliyor. Mutlaka deneyin!






Nyhavn’da sosisle bira keyfi yaparak gelen-geçeni, cafelerde takılanları dikizleyebilirsiniz. Bütçeyi sarsmamak adına 4'lü ya da 6'lı biranızı ara sokaktaki mahalle bakkalından tedarik etmenizi salık veririm...

Nyhavn'ın sağ kolu



Nyhavn'ın sol kolu




                   
Kopenhag’ın biraları ve sosisleri Bavyera’nınkilerle rahatlıkla yarışır düzeyde...


34 günde 8 tane sosisli götürmüşüm... Ortalamayı tutturmuş muydum acabaaa?



























Sevmişim ben bu şehri galiba!


Kobenhavn: Kuzeyin Paris'i




Esen K.

It's Time for a Tuborg now...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder