Bavyera birasına ve sosisine toz
kondurmazdım; ta ki yolum Kopenhag’a düşene dek...
Yaptığım hesaba göre 2009 – 2010 dönemini masalcı H. C. Andersen’in ve Denizkızının memleketi Kopenhag’da
geçiren sevgilimi tam dört kez ziyaret etmiş ve burada toplamda 34 gün ikamet
etmişim.
Kopenhag, Zealand ve Amager adaları
üzerine kurulmuş; bu iki adayı birbirinden ayıran geniş kanala bağlı irili ufaklı
kanallarla örüntülü, kökleri ortaçağa uzanan geleneksel bir mimari ile modern mimarinin uyumla raks ettiği
cool
ve zarif bir kent.
Araç trafiğine kapalı sokakları
ve tüm kaldırımları çeşitli ebatta ve renkte taşlarla döşeli, duvarları
tuğlalarla örülü; düzayak bir arazi üzerine kurulu bir ortaçağ kenti
olan Kopenhag’ın her köşesine bisikletle ulaşım mümkün. Zira kentin tüm caddelerinde bisiklete özel yollar, trafik lambaları ve
işaretleri mevcut. Popülasyonun üçte biri ulaşımını yaz-kış demeden iki teker
üzerinde sağlıyor.
Kaldırımda yürürken bisiklet yollarına Dikkat! Her an bir velesbit çarpabilir!
The Wall |
Kaldırımda yürürken bisiklet yollarına Dikkat! Her an bir velesbit çarpabilir!
Velespit |
Yüzlerce yıllık parkları, bahçeleriyle
Dünyanın en çevre dostu kentlerinden biri Kopenhag. Ancak doğanın izin verdiği alanlarda yapılaşma mevcut.
Öyle bizdeki gibi önce orman arazisini yok edip, üzerine beton ucubeler diktikten sonra kıyıda köşede kalan üç-beş metrekareye çim ekip 'ahan da sana yeşil alan' mantığı yok yani oralarda...
Öyle bizdeki gibi önce orman arazisini yok edip, üzerine beton ucubeler diktikten sonra kıyıda köşede kalan üç-beş metrekareye çim ekip 'ahan da sana yeşil alan' mantığı yok yani oralarda...
Yaşanılacak en iyi şehirler listesinde
her sene mutlaka ilk onda yer alan Kopenhag, aynı zamanda refahın tavan yaptığı Dünyanın
en pahalı yerleşim yerlerinden birisi durumunda...
Pølse og Øl i København
Pølse og Øl i København
İskandinavya’nın hub’ı
konumundaki Kastrup Havaalanı'na ilk indiğimde hemen fark ettiğim sosisçi
büfesinde tıkınan iri kıyım Danimarkalıdan almıştım sinyali: Kütür ızgara
sosisler, buz gibi taze biralar...
Hemen her sokak başında karşınıza
çıkabilen çoğu tekerlekli mobil sosisçi büfelerinde 5-6 çeşit sosis bulunabiliyor:
Wiener
benzeri geleneksel kırmızı Rød Pølse, bol baharatlı Nürnberger tipi açık renkli sosisler, bir-iki dilim bacona sarılı Frankfurter’i
andıranlar, füme, körili veya chili (acı) hotdoglar, ...
Sosisler biraz haşlandıktan sonra ızgarada pişiriliyor. İsteğe göre ekmek
arası ya da karton tabakta servis ediliyor. Garnitür olarak; küp şeklinde
doğranmış kuru soğan, kızartılmış kıtır kuru soğan ve kağıt inceliğinde
dilimlenmiş Alman tipi hıyar turşusu mevcut. Sos olarak ise; ev yapımı chili ve remulade, standart hardal, ketçap, mayonez, barbekü ve diğerleri
arasından seçim yapılabiliyor.
Tercihinizi – küçük / büyük - ekmek arası veya kağıt servis tabağından yana kullandıktan sonra garnitürleri ve sosları seçiyorsunuz. Sosisiniz bir dakkada hazır!
Akabinde; kütür kütür sosisleri buzzz gibi birayla birlikte afiyetle kütürdetmece...
Olsa da yesek... Ama yok, hiç yok ki buralarda böylesi... |
Danimarkalılar senede yaklaşık 135 000 000 adet Rød Pølse (kırmızı sosis) tüketiyorlar. Nüfusun 5.5 milyon olduğu bir yer için hiç de fena bir rakam sayılmaz...
Dünyaca ünlü Tuborg ve Carlsberg Danimarka
kökenli bira markaları; Danimarka dışında işbirliği halinde olan bu iki dev markanın
envai çeşit birasını hemen tüm marketlerde bulabilirsiniz. Bunun dışında özel
üretim yapan butik markaların enfes biraları da mutlaka denenmeli...
Danimarka’nın tüm biraları ADAM gibi...
Danimarka’nın tüm biraları ADAM gibi...
Turistik tiyolar:
Kopenhag; müzeleriyle, özgün mimarisiyle, jazz, rock ve electronica ağırlıklı müzik festivalleriyle, gece kulüpleriyle Avrupa’nın en önemli kültür/sanat ve eğlence merkezlerinden.
Otobüsle ve/veya botla gerçekleştirilen şehir turlarına katılmak şart. Yaz aylarında canlı müzik eşliğinde gerçekleştirilen bot turları ise kaçırılmamalı. Bize Scandinavian Rhythm Boys denk gelmişti. İhtiyar delikanlılar Kopenhag kanallarında - şarkı aralarında bahsettikleri anektodlarla - kolay kolay unutulmayacak keyifli bir Blues/Jazz tarihi yolculuğuna çıkarmışlardı bizi...
950 kişilik popülasyonun komün hayat sürdüğü Freetown of Christiania’ya bir tam gün ayırmak lazım. Akşam üzeri Spiseloppen’de leziz bir akşam ziyafeti çektikten sonra alt kattaki Musikloppen’de veya yakındaki Jazz Club’da canlı müzik eşliğinde eğlenmek eşsiz bir deneyim. Bu kasaba başka bir alem...
Danimarka’nın en büyük arkeoloji ve kültürel tarih müzesi Nationalmuseet; ülkenin milli sanat müzesi olup 12nci yy ve sonrasına ait ulusal eserlerin yanı sıra Rembrandt, Picasso, Matisse gibi modern ressamların eserlerinin de sergilendiği National Gallery (Statens Museum for Kunst); antik Mısır, Roma ve Yunan kültürlerinden heykellerle aynı atmosferi soluyan empresyonist (izlenimci) ve/veya post-empresyonist Monet, Renoir, (Cezanne), Van Gogh gibi ressamların yapıtlarının yer aldığı sanat müzesi Ny Carlsberg Glyptotek; güncel/çağdaş sanat müzesi Louisiana mutlaka ziyaret edilmeli.
Biri yer, birileri bakar... (Statens Museum for Kunst'tan bir eser) |
‘Yoh aga ben yediğim kazığa doyamadım, gönlüm iyicene pahalıya yiyip-içip eğlenmek ister' derseniz; Tivoli Garden bulunmaz nimet: tam bir turistik tuzak! Vakit müsaitse bi kez turlamaya değebilir yine de.
Tivoli Garden |
Meraklısı için Carlsberg Jacobsen Brewhouse ziyaret edilesi asırlık bir bira imalathanesi.
Bi velesbit kiralayıp turlamaca...
Oslo'ya da uğrayabilirsiniz: Kopenhag-Oslo arası günlük feribot seferleri hizmetinizde... |
Son üç yıldır (2010-11-12) Dünyanın en iyi lokantası seçilen 'noma' kibirli Danimarkalıların övünç kaynaklarından. Bütçe uygunsa rezervasyonunuzu çok önceden yapın derim...
noma |
Bu sene 5-8 Temmuz (2012) tarihleri arasında düzenlenecek olan Roskilde Müzik Festivali türünün iyi örneklerinden bir efsane.
Øresund köprüsü Kopenhag’ı karşı taraftaki Malmö’ye bağlıyor. Yarım saatlik bir
tren yolculuğu sonrası İsveç’tesiniz...
Malmö |
Bir çeşit açık soğuk sandviç olan Smørrebrød (kelime anlamı: tereyağlı ekmek) dükkanları en geç öğleden sonra ikiye kadar açık. Danimarka’nın milli/geleneksel fastfood’u sayılabilecek bu Smørrebrød'lar envai çeşit şarküteri ve/veya günlük deniz ürünleri, peynir çeşitleri, taze sebze/meyveler ve türlü soslarla hazırlanıyor.
Kuzey Denizi ve Grönland dolayısıyla deniz ürünleri bakımından çok şanslı bi liman kenti Kopenhag |
DELICATESSEN ! |
Seçtiğiniz malzemeler tereyağlı bir dilim çavdar ekmeği (rugbrod) üzerine yerleştirilerek servis ediliyor. Mutlaka deneyin!
Nyhavn’da sosisle bira keyfi yaparak gelen-geçeni, cafelerde takılanları dikizleyebilirsiniz. Bütçeyi sarsmamak adına 4'lü ya da 6'lı biranızı ara sokaktaki mahalle bakkalından tedarik etmenizi salık veririm...
Nyhavn'ın sağ kolu |
Kopenhag’ın biraları ve sosisleri Bavyera’nınkilerle rahatlıkla yarışır düzeyde...
34 günde 8 tane sosisli götürmüşüm... Ortalamayı tutturmuş muydum acabaaa?
It's Time for a Tuborg now... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder